Ölü Romantikler

Florence Day, sektörün en üretken aşk romanı yazarlarından birinin hayalet yazarıdır ve bir sorunu vardır: Korkunç bir ayrılığın ardından artık aşka inanmamaktadır. Aşk neredeyse ölmüştür. Yeni editörü, yakışıklı bir dağ gibi adam, kitap teslim tarihini uzatmayı reddedince, Florence kariyerine veda etmeye hazırlanır. Ama sonra hiç istemediği bir telefon alır ve on yıl sonra ilk kez ailesine sevgili babasını gömmelerinde yardım etmek için eve dönmek zorunda kalır. On yıldır onu hiç anlamayan kasabadan kaçmıştır ve sıcak bir Güney gecesinin sesini, eksantrik, sevgi dolu ailesini ve cenaze evlerini özlese de, orada kalmaya kendini ikna edemez. Babası gitmiş olsa bile, bu kasabada hiçbir şey değişmemiş gibi hisseder. Ve bundan nefret eder. Ta ki cenaze evinin ön kapısında duran, her zamanki gibi iri yapılı ve sinir bozucu derecede yakışıklı bir hayalet bulana kadar. Hayalet, neden orada olduğunu kendisi kadar anlamamıştır. "Romantizm kesinlikle öldü... ama yeni editörü de öldü ve onun yarım kalan işi, onun aşk hikayeleri hakkında bildiği her şeyi sorgulamasına neden olacak."